Kitap

Terapi ve Özgürlük

Özgürlük, insanın kendi gelişiminde rol oynamasıdır. Kendi kendimize şekil verme kapasitemizdir. Özgürlük benlik bilincinin diğer yüzüdür: kendi kendimizin farkında olmadığımızda tıpkı arılar yahut koyunlar gibi içgüdü ya da tarihin otomatik akışı tarafından yönlendiriliriz. Fakat benliğimize dair bilinç kazanma gücümüz sayesinde dün ya da geçen ay nasıl davrandığımızı anımsayabilir ve bu eylemlerden dersler çıkararak şimdiki zamanda nasıl davranmamız gerektiğine karar verebiliriz. Ve hayalimizde yarının- örneğin bir akşam yemeği buluşmasının, bir iş görüşmesi yahut yönetim kurulu toplantısının- nasıl geçeceğine dair bir öngörüde bulunabilir, farklı seçeneklerin nasıl sonuçlar doğuracağını düşünerek içlerinden bize en uygun olanı seçebiliriz.

Benlik bilinci bize dürtüler ve tepkilerin katı zincirinin dışına çıkıp kısa süreliğine de olsa duraksama imkanı sağlar ve bu duraksama sayesinde üzerimizdeki ağırlığı az da olsa hafifletme yahut alacağımız yanıtın ne olacağı yolunda fikir yürütme imkanı buluruz.

Benlik bilinciyle özgürlüğün el ele ilerlemesine örnek olarak özfarkındalığı düşük bir kimsenin daha az özgür olması gösterilebilir. Bir başka deyişle kısıtlamalar, baskılar, çocukluk döneminden gelen ve bilinçlice ‘’unutulmuş’’ olsa dahi bilinçaltından hala etkileyen şartlamalar tarafından yönetildikçe kişi kontrol edemediği güçlerin etkisine de o denli kapılmış olur. İnsanlar psikoterapik destek almaya ilk kez geldiklerinde genellikle farklı biçimlerde ‘’güdüklendiklerini’’ ifade ederler: ya aniden ortaya çıkan endişe ve korkuları vardır ya da ortada herhangi bir neden yokken çalışma ortamında aniden takılıp kalıvermektedirler. Özgür değildirler; yani bilinçaltından gelen birtakım şablonlar tarafından itilip kakılmaktadırlar.

Birkaç aylık psikoterapi çalışmasının ardından ufak değişimler görülür. Kişi rüyalarını düzenli olarak hatırlamaya başlar; ya da seanslardan birinde inisiyatifi ele alarak görüşülen konu yerine farklı bir sorun için yardım almak istediğini belirtir; ya da terapistin bir ara söylediği sözlerin kendisini kızdırdığını belirtebilir; ya da daha önce hiçbir şey hissetmezken artık ağlamaya veya bir anda içtenlikle gülmeye başlar, ya da yıllardır arkadaşı olan Mary’den aslında hoşlanmadığını, Carolyn’i daha çok sevdiğini ifade edebilir. Bu şekilde ortaya çıkmaya başlayan özfarkındalıkla birlikte kendi hayatını idare etme gücü de artmaya başlar.

 

 

                                                                                                                                      Rollo May-  Kendini Arayan İnsan