Sağlık

Neden Kilo Kaybedemiyorum?

Diyet üzerine bulunan pek çok sonuç gösteriyor ki, çoğu diyet işe yaramıyor. Çoğu kilo kaybı, eski kiloların ve hatta eskisinden daha çok kilonun kazanılmasıyla sonuçlanıyor. Bu sinir bozucu durum, “yo-yo diyeti” olarak da tanınıyor.
Öncelikle, “diyet” kelimesi başarısızlığa mahkûm olmuş bir kelime olarak Kabul edilebilir. Diyet kelimesinin varlığıyla birlikte, kişi, hızlı kilo kaybetme amacıyla bir anda kendini sınırlama, kısıtlama durumuna geçiş yapıyor. Diyet gaddarlaştıkça, vücut kendinin en kötü düşmanı haline geliyor.
Neden Böyle Oluyor?
Vücut açlıkla baş başa kaldıkça, hayatta kalma dürtüleri ortaya çıkıyor. Diyetle birlikte az kalori alındıkça, metabolizma yavaşlamaya başlıyor. Bunun sonucunda ortaya çıkan hormonlarla birlikte açlık ve iştah seviyesi yükseliyor, kişiyi daha da yemeye yöneltiyor. Böylece, diyet konusunda umutsuzluk ortaya çıkıyor. Kişi, fiziksel açlığının yanında kendini sakinleştirmek için yeme eğilimi göstererek duygusal yemeye yöneliyor. Çalışmalar da gösteriyor ki, radikal kısıtlamalar metabolizmayı kalıcı olarak yavaşlatıyor. Diyet, optimistik, bilinçli yaklaşımla ve sabırla başarıya ulaşabiliyor.
İrade Efsanesi
Diyet doğasındaki cezalandırıcı özellikle, devam etmeyi oldukça zor hale getiriyor. Kendini mahrum bırakma bir noktadan sonra meşakkatli ve sevimsiz bir hale geliyor. Cezalandırma genelde bir ödüllendirilme beklentisine sokuyor. Ancak bu da hilekârlığa yol açıyor. Birçoğumuz “Uzun zamandır diyetim çok iyi gidiyor; bu küçük pastayı yiyebilirim!” diyen kişilere aşinayızdır. İnsanlar bunu “iradelerinin kaybı” olarak düşünüp, zihnin vücudu yönetmesi konusunda abartılı konuşmuş olur.
Umut Veren Taktik
28 yaşında ve obez bir kadın kendini depresif hissettiği için psikoloğa başvuruyor. Yaklaşık 10 yıl boyunca diyet yaparak zayıflamaya çalışmış bu kadın, artık kendini vücuduyla bir bütün olarak göremediğini belirtiyor. Tartıya çıkmayı, aynaya bakmayı veya bir doktora görünmeyi reddiyor. Kilo almaya devam ettiğini ancak daha da büyük kıyafetler almak zorunda kaldıkça fark edebiliyor. Bir yıllık bir terapi sürecinde kilosuna çok az değinerek bu konuda konuşmaktan kaçınması üzerine, bu konunun üzerine artık konuşulması gerektiği düşünülüyor. Ancak terapist böylesine acı veren hassas bir konuyu derinlemesine açmadan önce, diyet bir sonuç vermeyen bir mücadele yerine, başarıya giden bir yol olarak yeniden tanımlanması gerektiğini düşünüyor. Diyetleri işe yaramaz, mahrum edici ve de küçük düşürücü deneyler olarak kabul etmiş birini, yeniden bu konuda güçlendirmek için neler yapılabilir?
Aktif bir hayata sahip olan birey, kilo alımıyla kendi denetim kapasitesini kaybediyor ve başka biri haline geliyor. Maalesef ki diyetler, bu kayıp kapasitenin geri kazanılması olarak görülmüyor. Diyet süresince kaloriler ve beslenme üzerine geniş bilgiler verilirken, asla gereken motivasyonun nasıl korunacağına dair bilginin önemi vurgulanmıyor. Bireyler her başarısız diyetle birlikte daha da çaresiz ve bezgin hale geliyor.
Öncelikle kilo vermek için uzun zaman dilimi ve gerçekçi hedefler konularak, tartıdaki her bir eksilme, geri kazanılan kapasite olarak görülmelidir ki başarılı bir diyet süreci oluşabilsin.